Su İçmek Hastalıklardan Korur

 “Damla damla verilen su, susuzluğu daha da artırır.” (George Sand) sözünü sağlığa uyarlar isek sadece susadığımızda aldığımız su yaşamsal döngümüzü sağlamaktadır.

Vücudumuzun daha iyi gelişimine yetecek dereceye ulaşamaz. Edward de Bono’nun: “Suyun gücü yavaştır; ama zamanla, her seferinde ufak bir parça olmak üzere, toprağı ve kayaları aşındırarak, derin vadiler meydana getirir” ünlü sözünü ele alırsak su gündelik olarak tükettiğimiz maddedir ve miktarının belli sınırlar içerisinde az veya çok olması sağlığımıza kısa sürede etki yapmaz iken uzun vadede kalp fonksiyonları dahil olmak üzere cildimiz, eklemlerimiz, kemiklerimiz ve midemizin sağlığını da korumaktadır. Eksikliğinde susama duygusu oluşur. Fakat su alımının yetersizliği ise uzun vadede vücut direncinin azalmasına ve birçok hastalığın başlangıcına yol açmaktadır. Bu nedenle yeterli su alımının uzun vadede olumlu etkilerini düşünürsek;

Su içmek düşünmeyi hızlandırır.

Su içmek kondisyonu artırır.

Su içmek hastalıklardan korur.

Su içmek boyu uzatır.

 Su içmek vücut sıcaklığını (ateş) düşürür.

 Su içmek kalp fonksiyonlarını düzenler.

Su içmek kalp krizini önler. Su içmek cildi güzelleştirir.

Su içmek zayıflatır. Su içmek kötü huyları azaltır.

Su içmek sıkıntıyı azaltır. Su içmek mideyi rahatlatır.

 Su içmek diş çürüklerini azaltır.

 Su içmek ekonomiktir.

Su içmek bazı kanser türlerini önler.

Su içmek canlandırır. Su içmek çevre kirliliğini önler.

Su içmek kronik hastalıkları azaltır.

 Su içmek mutluluktur, ömrü uzatır.

SU ALIMININ ÇOCUK İÇİN ÖNEMİ

Çocuk ve su denince aklımıza “her çocuk kirlenir, su ile temizlenir” düşüncesi geliyor ise çocuğun sağlığı için suyun önemi henüz anlaşılmamıştır. Bu yazıda bebekliğinden itibaren yaşamı boyunca tükettiği su miktarının sağlık üzerine etkisinden bahsedilecektir. Su içmek tüm yaşayan canlılar için hayati öneme sahiptir. Sağlıklı yaşam için ne kadar su tüketmek gereklidir? Çocukların su tüketimi yaşlarına ve ağırlıklarına göre değişmekte midir? Su alımının yetersiz olmasının uzun dönemde çocuğun sağlığında ve büyümesinde etkisi nedir? Su içmek bir alışkanlık mıdır? Yeterli su tüketen toplumların çocuklarında sağlık sorunları ve akademik başarı değişmekte midir? Su eskiden söylendiği gibi ömrü uzatmakta mıdır? Eğer öyleyse su içme alışkanlığını çocuklara nasıl kazandırmalıyız? Okullarda nasıl bir eğitim vermeliyiz?

Yürüyüş yollarında suya kolay ulaşmalıyız. Kenney EL ve arkadaşları (Am J Public Health. 2015) tarafından Amerika’da yapılan bir çalışmada çocukların neredeyse yarısının yetersiz su aldıkları görülmüştür. Yapılan diğer araştırmalarda (Popkin M ve arkadaşları) yemek veya içeceklerden alınan su miktarının günlük ihtiyacın ancak %22’si olduğu bildirilmiştir (Nutr Rev.2010).

Uzun yaşam ömrüne sahip ülkelerde (Yunanistan, Güney Kore vb.) kişi başı su içme oranının daha yüksek olduğu ve su içeriğinin de sağlıklı bir yaşam için önemli bir etken olduğu anlaşılmıştır. Amerika Birleşik Devletleri’nde bu durum analiz edilerek okullarda “SU KAMPANYASI” erken yaşlarda başlatılmıştır. Çünkü çocukların birçoğunun okulda ve diğer yaşam alanlarında su yerine kola, meyve suyu, spor içecekleri ile karşıladıkları görülmüştür. Tabi bu kalori içeren içeceklerin tüketimi ile birçok sağlık sorunu da erken yaşta başlamıştır. Örneğin;

Kilo alımı (şişmanlık), Diş çürükleri, Öğrenme güçlüğü, Dikkat eksikliği, Büyüme geriliği; Bu sayılanlar kısa süre yani 3-5 yıl içerisinde ilk göze çarpanlardır. Uzun vadede ise çocuğun yetişkin dönemde de yetersiz su içme alışkanlıklarına devam etmesi ile başta kalp hastalıkları olmak üzere şeker hastalığı, böbrek rahatsızlıkları (taşları), cilt bozuklukları, kemik hastalıkları (osteoporoz), performans düşüklüğü (halsizlik) gibi sorunlar kendini göstermektedir (Bölüm sonundaki tablolara bakınız).

Bu sorunlar bilindiği halde toplumlar neden su içmeyi teşvik etmiyor? Örneğin, çocuk bir misafirliğe gidildiğinde veya yemek masasında ilk olarak kahve ve kalorili içeceklerin (kola, meyve suyu gibi) ikram edildiğini görüyor. Çocuk küçüklüğünden beri su ikramının oldukça az olduğunu ve su alımının erişkinlerde sadece ihtiyaç olduğunda tüketildiğini gözlemliyor. Ülkemizde suyun genelde temizlik ve tarım amaçlı olarak kullanıldığı görülmektedir. Kaliforniya’da evlere verilen suyun çoğunlukla bahçe sulama, yıkanma ve çamaşır temizliğinde kullanıldığı tespit edilmiştir. Beklenenin altında çok küçük bir miktar içme suyu olarak kullanılmıştır. Halk arasında belediye sularının temiz olmadığı düşüncesi ile paketlenmiş su tüketimi zamanla artmış ve çeşme suyunun kullanım oranı özellikle şehirlerde daha da azalmıştır. Halbuki günümüzde gelişmiş toplumlarda ve belediyelerde su arıtma cihazları ve düzenli su kontrolleri ile çeşme suyunun sağlıklı olduğu görülmektedir.

ÇOCUKLARA SU EĞİTİMİ

Bazı ülkelerin ilkokullarında öğrencilere ders başlamadan önce suyun önemi anlatılmaktadır. Sabah ilk 5-10 dakika su içildikten sonra derse başlanmasının etkili olduğu görülmüş ve okulda su tüketimini artırmak için kampanyalar (afişler, tişörtler, çıkartmalar) başlatılmıştır. Örneğin, içecek kutunda ne var? Kalori, yağ, şeker mi? Böylelikle çocukların kalori içeren sıvı içecekleri tüketmeleri önlenmiş, susayınca çocuğun aklına SU gelmesi sağlanmıştır. Çocuklara su eğitimi kampanyalarında su kullanımını kelimelerle-öğütlerle değil, görsel (renkli-gülümseyen çizgi kahramanı içeren afişler) anlatımın daha etkili olduğu vurgulanmıştır. Su yerine kalori içeren içeceğin tüketilmesi ile ortaya çıkan kalorinin harcanması için gereken enerjiyi veya yürüme mesafesini gösteren afişler veya cep telefonu programları kullanılabilir. Mesela: “Bir meyve suyu içtiğinde yürümen gereken mesafe 3 km (5000 adım) veya okuldan eve 3 kez gidip gelmen gerekir” gibi. Genelde oyun oynayan bir çocuğun aklına su içmek gelmez hatta spor karşılaşması heyecanında su içmek oyundan sonra ikinci plandadır. Bu nedenle oyun parklarında ve spor salonlarında su içmeyi hatırlatan dev pankartlar oldukça işe yaramaktadır. Böylelikle çocuk, oyun/maç sonrası enerji harcadıktan sonra su içmeye teşvik edilmesiyle vücut direncinin düşmesi ve halsiz kalması önlenmiş olacaktır.

Önümüzdeki yıllarda cilde yapıştırılan özel bir çıkartma ile vücudumuzun su durumu gözle görülebilir hale gelecektir. Bu çıkartmanın renk değiştirmesi bize suyun o anda gerekli olup olmadığını gösterecektir. Zamanımızda ise su durumumuzu idrarda bakılan stripler ile yapabilmekteyiz. Kısa süre sonra vücut su seviyesinin yeterli olup olmadığı gösteren veya su miktarının azaldığı esnada alarm veren kol saatleri üretilecektir. Okullarda su kampanyası ile birinci haftanın sonunda çocukların %45’inin okula su şişelerini getirdiği gözlenmiştir. Bu amaç için okullarda su üzerine kompozisyon, sunum, fotoğraf, resim, video, afiş, şarkı yarışması düzenlenebilir. Hatta yurt dışındaki bir okulda aile-çocuk-öğretmen arasında içecek yerine su içmeyi teşvik eden sözleşme bile düzenlenmiştir.

Ülkemizde ise ilkokullarda evde hazırlanan yiyecekler ile beslenme saati uygulaması yapılmaktadır. Öğretmenin önerisi ile şekerli içecekler yerine su getirilmesi önemle belirtilebilir. Boston’da bir sınıfın içerisinde su çeşmesi ve tek seferlik kullanılan bardakların bulunması sayesinde her çocuğun su tüketimi 3 katına çıkmıştır. Su çeşmesinin yanına su içmeyi teşvik edici afişler de asılmıştır. Bu bardaklar çevre duyarlılığı açısından nişastadan üretilmiştir. Plastik bardaklar (Styrofoam) doğadan 50 yılda temizlenebilmektedir.

SU-ÇOCUK-ANNE

Bebeklerin doğumdan itibaren anne sütü ve 6 aylıktan sonra ek gıdanın yanında su almasının hayati önemi bulunmaktadır. Bu ihtiyaç anne tarafından ilk aylarda bilinçli olarak sunulur iken zamanla hem annenin çocuğa su vermesi hem de çocuğun yeterli su alması azalır ve sağlık sorunları ortaya çıkmaya başlar. Çoğunlukla anneler sadece bebeğin beslenmesine öncelik verir ancak sürekli hareket halindeki oyun oynayan bir çocuğun su ihtiyacını düşünemeyebilirler. Su ihtiyacı yaşla değiştiği gibi, mevsimlere göre de (hava sıcaklıklarına göre) değişebilmektedir. Yaz mevsiminde su kaybı daha fazla olacağından özellikle küçük çocukların su ihtiyacı beklenmeden karşılanmalıdır. Normal şartlarda ciltten saatte 0.3 litre sıvı kaybı olur iken terleme ile saatte 2 litreye kadar çıkabilir. Uzun süre su alamayan çocuğun vücut ısısı yükselir. Sıcak havalarda oyun oynayan ve enerji harcayan çocukta susuzluk belirtileri başlar. Fakat çocuk anneden su istemeyi düşünemez, bunun yerine huzursuz veya huysuz davranışlar gösterir. Bu durumda anne ya çocuğunun acıktığını ya da uykusunun geldiğini düşünebilir. Böylelikle susuzluk çeken bir çocuğa yemek verilmesi ile daha fazla su ihtiyacı oluşur veya uykuya yatırılan çocuğun gece boyunca susuz kalmasına ve kalitesiz bir uyku geçirmesine neden olur.

Bu durum günlerce sürer ve çocuğun su içme alışkanlığı “yetersiz günlük su alımı” olarak erişkin yaşa kadar devam eder; kan akışkanlığı (osmolaritesi) yüksek olarak yaşar. Kan akışkanlığının daha yavaş olması ile zararlı maddelerin böbrekler aracığıyla uzaklaştırılması gecikir ve biriken toksik maddeler böbreklerde ileri dönemde bozukluğa yol açar. Ayrıca idrar akımı yeterli olmadığında sık idrar yolu enfeksiyonları ve böbrek taşları oluşmaya başlar (medicalNewsToday). Kan akışkanlığı normalin üstünde yaşayan kişilerin tüm organlarına kan akımı daha az sağlanır. Özellikle beyin kan akımı azalır ve konsantrasyon/düşünme yetisi yavaşlar (J Appl Physiol.

1994). Ders-sınav başarısı normalden daha düşük olur. Ayrıca susuz bir vücutta diğer organlara da yeterli kan akışı sağlanamadığından dolayı mide ülserleri, böbrek taşları, kemik erimesi, cilt hastalıkları, katarakt, bağırsak sorunları daha sıklıkla görülmektedir. Yetersiz su alımı ile oldukça nemli bir organ olan solunum sistemi daha kolay kasılır ve sık bronş kasılmalarına yani astıma ve alerjik sorunlara yol açar. İlaç alan çocukların vücudunda ilaçların atıkları zamanla birikir ve yeterli su alımı ile böbrekler bu atıkların vücuttan idrar ile daha kolay atılmasını sağlar. Kabızlık çocuklarda sık görülen bir sorundur. Su alımının yetersiz olduğu veya yaz sıcaklarında su ihtiyacının yeterli karşılanamadığı durumlarda midedeki yoğun besin geçişi zaman almakta ve bağırsak hareketleri yavaşlamaktadır (EurJ Clin Nutr. 2003). Bu nedenle besinlerle verilen su, içeriğin daha sıvı kıvamlı olmasını sağlayarak mide geçişini hızlandırır ve bağırsaklarda hareketlenme sağlanır. Çocuklarda kabızlığın önlenmesi için lifli besinlerle birlikte su alımının da yeterli olması gerekmektedir.