“Okul okuldur ev ise ev”
Mavi Gül Kreş ve Anaokulu Uzman Eğitmeni Hatice Demirekin Özkan, velilere ev ve okul ikilemine ilişkin çarpıcı uyarılarda bulundu. Hatice Demirekin Özkan, “Okul evde başlamaz. Okul okuldur, ev de ev. Hiçbir evde bir okul ortamı yaratamazsınız ve hiçbir okulda da ev ortamı oluşturmanız mümkün değildir” dedi.
Mavi Gül Kreş ve Anaokulu Uzman Eğitmeni Hatice Demirekin Özkan, “Okul ortamını çok iyi bilen ve aynı zamanda bir anne olarak yazıyorum bu tecrübelerimi. Okul evde başlamaz. Okul okuldur, ev de ev. Hiçbir evde bir okul ortamı yaratamazsınız ve hiçbir okulda da ev ortamı oluşturmanız mümkün değildir. Şimdi şöyle bir ebeveynlik türünden bahsetmek istiyorum. Kayda gelen bir velim: “Hocam, bizim evi görmeniz gerekiyor her yer boya, makas, yapıştırıcı. Ev de sürekli etkinlik yapıyoruz. Bu konuyla ilgili takip ettiğim birçok anne blokları var. Günümün çoğunu çocuğumla ilgilenerek geçiriyorum. Birlikte oyun oynuyoruz, etkinlik yapıyoruz vs. Ama artık ben ona yetemiyorum. Okula gitmesi gerektiğini düşündük” Peki ben bu durumda ne düşünüyorum…
“TÜKENMİŞ BİR KADIN.”
“Hiçbir şeye zaman ayıramamış, hiçbir şeye yetememiş, sürekli koşuşturan ama hala kendini yetersiz hisseden bir anne.” Peki neden?
Toplum bizi her konuda olduğu gibi annelik konusunda da yönlendiriyor. Eskiden mahalle baskısı olarak nitelendirdiğimiz bu olgu şimdi ise daha da etkili olan ‘sosyal medya’ da kendisini gösteriyor.
Birçok anne- çocuk blokları var ve milyonlarca anne bu blokları takipte. Evet çok ihmal edilen çocuklar için güzel bir o kadar da faydalı bilgi paylaşımları mevcut. Ancak dozu biraz aşmış durumda. O platformlarda çizilen sınırsız, mükemmel anneler var. Daha da doğrusu öyleymiş gibi gösterilen anneler. Ve bu blokları henüz keşfeden anneler kendilerini her daim eksik hissediyor daha fazla çabalıyor, tatmin olamıyor ve mutsuzluğa sürükleniyor.
Yapılması gereken ev işleri var.
Eğer çalışıyorsa günün birçoğunu geçirdiği bir işi, BİRLİKTE vakit geçirmeye ihtiyacı olan bir eşi, her daim oynaması veya etkinlik yapması gereken bir çocuğu var.
Sonuç olarak yetişemiyor, yetersiz ve çaresiz hissediyor, mutsuz oluyor ve tükeniyor. O bakışlar bana bunların hepsini anlatıyor.
PEKİ DOĞRUSU NEDİR?
Garyy Landreth’in çok sevdiğim bir sözü var, “Kuşlar uçar, balıklar yüzer, çocuklar oyun oynar.” Evet doğrusu budur oyun oynamak çocuğun işidir ve ona kattığı çok şey vardır. Maalesef ki günümüz ebeveynlerinin çoğu bu işi de kendileri üstleniyor. Doğru, çocukla kaliteli zaman geçirmenin en etkili yoludur oyun oynamak ama oyunların hepsini değil. Onun yalnız başına da oyun oynaması gerektiğini bilmemiz gerekiyor. Biz eğitimde bu tarz oyunlara serbest oyun diyoruz ki bu çocuğun gelişimine çok önemli etkileri olan çok değerli zamanlardır. Eğer çocuğumuz kendi başına bir oyun kurduysa çok fazla müdahil olmamak doğru olacaktır. Bu onu ihmal etiğiniz anlama gelmiyor.
Peki serbest oyunlar çocuğumuza ne katar; Biz yetişkinler her zaman realist düşünürüz, hayal gücümüzün keskin sınırları vardır. Çocuklar için ise bu durum çok farklı. Onlar sınırsız düşünürler onların uzayda havuzları, kanatları olan arabaları, rüzgarla giden uçakları vardır. Bir oyunda bir yetişkin varsa orada sadece gerçekçilik vardır.
KENDİM YAPABİLİRİM ANNE!
Hayattaki bir çok tecrübelerimizi deneme yanılma yöntemi ile kazanırız. Bu bizim en ilkel tecrübelerimiz için bile geçerlidir. Çocuklar oyun oynarken fazlaca kez deneme yanılma yöntemini kullanırlar; legoları birbirine geçirirken, eğimli yol inşa ederken, bebeğinin saçını örerken, yıkılmaz kuleler inşa ederken. Biz yetişkinler yapmış oluğu hatayı en başında sezinleyerek onu uyarırsak artık büyü bozulmuş olur. Bu onun tecrübesi olmaktan çıkar. Problem çözme becerilerine ket vurmuş oluruz. Daha sonralarında ise uğraşmak istemeyen, her şeyin hazır olarak sunulmasını bekleyen bireyler haline dönüşürler. Hayattaki en önemli kazanım olan sabırlı olma ve pes etmeme davranışlarını kazanamamış olurlar.
BEN KENDİMDEN SIKILMIYORUM ANNE!
Çocuklar yalnız oynarlarken kesinlikle sıkılmazlar aksine sıkılmayla baş etmeyi öğrenirler ve durum onların hayal gücünü destekler. Böylece kendi kendine yetebilen ve kendisiyle barışık bireyler olma yolunda ilerler, aynı zamanda yeteneklerinin farkına varır zamanı iyi kullanmayı öğrenirler.
Serbest oyun zamanları onlar için bu kadar önemliyken biz ebeveynler tüm iyi niyetimizle oyunlara müdahil oluyoruz ve gelişimlerine olumsuz etkiler bırakıyoruz. Kaliteli zaman geçirmenin inceliklerini bilmek çok önemlidir. Birçok çocuğun daha okula başlamadan anne baba etkisiyle makas, kalem tutmaktan sıkıldıklarını gözlemliyorum. Bu durum hem çocuğu hem veliyi yormuş oluyor. Özellikle anneler kendilerini bu dönemde çok ihmal ediyorlar özellikle sosyal medyanın vermiş olduğu yetersiz anne imajı hem annede hem çocukta kalıcı hasarlar bırakabiliyor. Mutsuz annelerden mutsuz çocuklara doğru köprüler kuruluyor. Anne olarak kendinizde dahil olmak üzere kimseye anneliğinizi sorgulama hakkı tanımayın. Unutmayın ki mükemmel anneliğin tanımı, özellikleri ve sınırı yoktur. Okulu eve taşımak gibi imkansızlığa kürek çekmeyin okul ve ev asla birbirlerinin yerini tutamaz eğer çocuğunuzun artık okula gitmesinin zamanı geldiğini düşünüyorsanız. Okul arayışınızın zamanı gelmiştir artık. Sizi ve çocuğunuzu tebrik ediyorum sizin ve çocuğunuz için o önemli adım atılmadır artık”